Ufuk Bahar Dördüncü www.ufukbahar.com

MİLLİYET SANAT Üstün teknikleriyle dikkat çeken bir ikili.

Piyanoyla "Baloro"
Debussy, armoniyi eserin bütününe bağlı bir kuruluş olmaktan çıkararak sessel tını etkilerine yönelik kullanıp, melodiyi anlık izlenimler adına resimdekinden de çok yayarak yok etmeye çalışsa da, onun yolundan yürüyen Ravel bu devrimci tutuma bağlılığını, melodiden tamamen kaçma-dan, dinleyiciyle 'bütünlük' konusunda bir ortak nokta bularak sürdürmüştü. Bu yüzden Ravel, günümüz dinleyicisinin algılamasında ve müzikal belleğinde daha rahat
var olmayı sürdürüyor. Ufuk-Bahar Dördüncü ikilisinin konserinde de her iki bestecinin eserlerinin dinleyici üzerindeki farklı etkisi belirgindi. Ancak, "Bolero"da, müzik tarihinin en uzun 'kreşendosu'nu kitleye dinletebilme başarısını gösteren Ravel, burada iki basit temayı dakikalar boyunca tekrarlarken, temayı sırayla ele alan değişik enstrümanların doğuşkanlarının yarattığı farklı karakterlerinin ortaya çıkardığı doğal kontrastlara güvenmişti. Bunu iki piyano için düzenleyip, sadece piyanistin elindeki iki temel araca; pedal ve tuşe tekniğine yüklemek, cesaretten öte, bu eserin varlık nedenine bile aykırıdır denebilir.

Ama Dördüncü kardeşler, kusursuz teknikleri ve müzikaliteleriyle piyanonun bu iki aracını mükemmel bir dinamik yaratmada çok iyi kullandılar ve yapıtı korktuğumuz tekdüzeliğe düşürmeden dinlettiler. Debussy'inin "En Blanc et Noir" adlı yapıtını dinleyen Saint- Seans, "Bu tür rezillikleri yapabilecek birine her ne pahasına olursa olsun enstitünün kapılarını kapamak gerek" diye bağırmış. İş Sanat'taki dinleyici ise, romantik dönemde takılmış ortalama dinleyicinin üzerinde bir olgunlukla, yapıtın yorumlanışındakı ustalığa odaklanmış göründü.

Ufuk-Bahar Dördüncü kardeşlerle görüşmelerimizde, Türkiye ve Avrupa'daki çoğu konserde, çağdaş müziğin ancak bilinen eski örneklerini sunmalarının bile dinleyici açısından risk taşımasının kendilerini üzdüğünü anlamıştım. Bu sorunun, bir çok solisti sürekli 'müze bekçisi' konumunda bıraktığı kesin. Dördüncü kardeşlerin repertuvarında ise
L. Berio, W. Blank, D. Edison, D. Franko, M. Lindberg, F. Martin, P. Kadosa, G. Kurtag gibi 20. yüzyılın ilginç bestecilerinin 2 piyano ya da 4 el için yapıtları ağırlık taşıyor. Müzik estetiği ve felsefesi üzerine derinlikli çalışmalarıyla öne çıkan Enrico Fubini'ye göre, 20. yüzyılın ilk yarısında atonalitenin keşfinin, 1600'lerde tonal armoninin ortaya çıkışıyla kıyaslanabilir önemde bir yeniliği temsil edip etmediğini söylemek bugün için güç.


Örnek bir CD
Öncü bestecilerin eserlerine yer veren küçük müzik şirketleri, belli bir kesime yönelik 'niş' pazarlamayla günümüz dinleyicisine ulaşmaya çalışıyor; öncü bestecilere, kendi solistleri için beste ısmarlıyor.

Ufuk-Bahar Dördüncü'nün, İsviçreli Hat Hut Records yapımı olarak piyasaya çıkan CD'si, yeni müziğin 3 örneğini içeriyor. İkilinin, François Volpe ve Sebastien Cordier perküsyon ikilisiyle birlikte oluşturduğu Macrocosmos Quartet, CD'de George Crumb'un 1974'te iki elektrikli piyano ve perküsyon için yazdığı 5 bölümlü "Music for a Summer Evening" (Macrocosmos 111) ile birlikte, 1962 doğumlu Stefano Gervasoni'nın bu dörtlü için yazdığı kaprıçyo ve 1953 doğumlu Georg Frederik Haas'ın iki piyano ve perküsyon için 1992'de yazdığı üç bölümlü yapıtı, kendi anlam dünyasını olabildiğince soyut bir dille ortaya koyan; seslendirenlerin bu özel dili entelektüel bir yaklaşımla anlayıp aktarabilmesine muhtaçlar.

Dördüncü kardeşler, ortak nefeslerine 2 ortak daha bularak bu dili çok iyi konuşuyor. Senkronizasyonun üst seviyede yaşandığı yapıtlar, varlıklarını ortaya koyacak en önemli tını unsurlarını, mükemmel dinamiği ortaya koyan üstün kayıt becerisiyle kulağımıza aktarıyor. Yorumcuların uymak istediği rastlantısal, içgüdüsel, düşünsel müziksel unsurları büyük bir derinlik ve netlikle duyuyoruz.

Yeni müziğin üreticilerinde az gördüğümüz 'samimiyet', bu CD'de, besteci ve yorumcuların buluştuğu sessel ortaklıkta fazlasıyla var. 2007 Ocak'ında Cenevre'deki SRS stüdyolarında Peter Pfıster tarafından kaydedilen CD, yeni müziğin dinlenebilmesi için gereken 'tınıseverliği' dinleyenlere aşılayabilecek iyi bir örnek.